Abdülhamid Han Kimdir ?
Abdülhamid II, 1876'den 1909'a kadar Osmanlı İmparatorluğu'nun 34. padişahı olarak hüküm sürmüş
bir Osmanlı Sultanıdır. Abdülhamid II dönemi, Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme döneminde önemli
bir yer tutar. II. Meşrutiyet'in ilanıyla tahttan indirildi ve yerine V. Mehmet (Mehmet Reşat) geçti.
Abdülhamid II'nin hükümdarlığı boyunca, İmparatorluğun iç ve dış sorunlarıyla başa çıkmaya çalıştı.
Özellikle, Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak kayıpları ve iç karışıklıkların arttığı bir dönemde hüküm
sürdü. Ayrıca, Panislamizm politikalarını destekledi ve bazı reformlar gerçekleştirdi. Ancak, yabancı
müdahaleler ve iç muhalefetle karşı karşıya kaldı. Abdülhamid II'nin yönetimi, hem olumlu hem de
olumsuz yönleriyle Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerindeki karmaşık bir dönemi temsil eder.
Abdülhamid han Ne zaman Tahta çıktı?
Abdülhamid II, 31 Ağustos 1876'de Osmanlı İmparatorluğu'nun padişahı olarak tahta çıktı
Balkan Ayaklanmaları ve Osmanlı-Rus savaşı
Sultan Abdülhamid tahta çıktığında, Sırbistan ve Karadağ İle İki ay öncesinden başlayan savaş devam
ediyordu. Bu savaş Osmanlı kamuoyunda heyecan yaratmış, bilhassa basın yoluyla olayları öğrenen
halk canı ve malı ile savaşa destek olmaya başlamıştı. Hükümet bu arada savaşa Sırbistan ve
Karadağ’ın zorlaması ile girdiğini, saldırgan taraf olmadığını Avrupa devletlerine bildirerek politika
sahasında destek bulmayı ümit ediyordu. Bu tedbir yerinde bir teşhisti, zira bölgede nüfuz mücadelesi
yapan Avusturya ve Rusya daha 8 temmuz 1876’da aralarında Reichstad antlaşmasını imzalamışlardı.
Müdahale için harbin sonucunu bekleyen devletler Osmanlı devletinin galip gelmesi halinde savaş
öncesindeki durumu devam ettireceklerdi. Osmanlı devleti yenilirse Sırbistan, Karadağ ve Avusturya
Bosna-Hersek’i paylaşacak, Rusya Besarabya ve Batum’u alacaktı. Osmanlı Devleti’nin çok ağır bir
yenilgiye uğraması halinde ise tek ve büyük bir Slav devleti kurulmaması şartıyla beraber, Arnavutluk,
Bulgaristan ve doğu Rumeli üç küçük devlet olacaktı.
Savaş Osmanlı ordularının her yerde başarısı ile gelişti ve 24 ağustos 1876’da Sırbistan büyük
devletlerden mütakere için aracılık yapmalarını istedi. Rusya’da Slavların yenilmesi büyük infial
uyandırdı.
Rusya’nın müdahalesi Gündeme geldi. İngiliz hükümeti Rusların önüne geçmek amacıyla Osmanlı
devletinden Mütakerenin yapılmasını istedi. Aksi takdirde devletler olarak Takip ettikleri tarafsızlıktan
Vazgeçeceklerdi. Osmanlı yönetimi kendi tesbit ettiği şartlarda barış yapılması amacıyla savaşı
durdurdu. Sırpların yeniden osmanlıya tabi olması , belgrad, böğürdelen semendire ve Fethülislam
kaleleri yeniden Osmanlı kontrolüne bırakılacak, Sırp ordusu 10.000 askerle sınırlanacak, Sırbistan
savaş tazminatı verecek, Karadağ ise savaştan önceki duruma dönecekti. Ancak çok ağır olmayan
şartları kabul görmedi. Bilhassa İngiltere Sırbistan ile karadağ’a yeni imtiyazlar ve Bosna hersek’e
muhtariyet istedi, diğer devletler de bunu desteklediler. Bu müdahaleden cesaret alan ve ordusu rus
kumandanlarla takviyeli Sırbistan 25 eylül’de tekrar saldırdıysa da 29 ekimde orduları yenilerek
Osmanlı kuvvetlerine Belgrad yolu açıldı. Burada rusya devreye girerek 48 saat içinde mütakere
yapılmazsa savaşa gireceğini bildirdi. Mütakereyi reddetmek Rusya ile savaş demek olacağından
mecburen kabul edildi. Rusya bu arada milletlerarası planda önderliği de ele almış oluyorduRusya’nın bu ültimatomdan sonra kısmi seferberlik ilan etmesi ve hedefinin balkanlarda müstakil
devletler oluşturmaktadır çok, daha fazla kan dökülmesine, hristiyanların daha fazla ezilmesine engel
olmak, menfaatlerini, hayat haklarını muhafaza etmek istediğini ilan ediyordu. Rusların güneye doğru
yayılması İngiltere’yi endişeye düşürüp telaşlandırdığı için, Osmanlı yönetimine İstanbul’da bir
konferans fikrini kabul ettirmeye yöneltti.
Öncelikle Osmanlı devletinin toprak bütünlüğünün sağlanması, katılacak devletlerden hiçbirisinin
kendi çıkarlarını öne çıkarmaması, Osmanlının Sırbistan ve karadağ’da savaş öncesi duruma
dönmesinin kabulüyle, Bosna hersekte halkın yönetimi denetleyebileceği bir muhtariyet idaresinin
tesisini hedefleyecek bir konferans için baskı yapan İngiltere, Rusya ve diğerlerine kendi aralarında pek
çok şeyi halledecekleri teminatını veriyordu. Neticede Rusya, Avusturya, Fransa ve Almanya
İstanbul’da toplanmayı kabul ettiler.
11 Aralık 1876’da kendi aralarında görüşmelere başlayan devletler Osmanlı devletine zorla kabul
ettirecekleri maddelerde anlaştılar. Ancak Osmanlı Devleti bu anlaşmayı kabul etmeyerek “esir gibi
yaşamaktansa ölmenin iyi olduğu “ söylendi kararın kendilerine tebliği üzerine yabancı devlet
temsilcileri İstanbul’u terkettiler . Daha sonra sırplarla münferiden bir mütakere yapıldıysa da uzun
ömürlü olmadı. Karadağlılar toprak taleplerini seslendirerek savaşa hazırlandılar . Ancak bu sefer slav
kardeşlerini yalnız bırakmamakta kararlı olan Rusya aktif bir şekilde devreye girdi. 24 Nisan 1877’de
Rusya Balkanlara asker sokarak Savaşı başlattı.
Yorumlar
Yorum Gönder